Açıkçası 2 yıl önce size de yurt dışına gitmek gibi bir hedefimin olduğunu söylemiştim ve Emin abiyle de ona göre bir planlama yapıyorduk. Amedspor'dayken belirli bir süre sonra Emin abiye yurt dışına gitmek için hazır olduğumu söyledim ve Emin abi de çalışmalarına başlamıştı. Ben saha içerisinde elimden geleni yaparken saha dışarısında da Emin abi benim için uygun olan kulüplerle görüşmeler sağlıyordu. Buradaki futbol kültürü, oyun tarzı ve benim bu sistemde nasıl bir rol oynayabileceğimi en ince detayına kadar düşünerek bu günlere gelindi. Kararı verirken sadece maddi şartları değil, kariyer gelişimimi nasıl etkileyeceğini de benden önce düşünüyordu.
Açıkçası Emin abi ile sadece anı değil süreci değerlendirerek görüşmelerimizi gerçekleştiriyoruz. Yani bir nevi bir kariyer planlaması görevini üstleniyor benim için. Sadece o an bize iyi gelen değil benim kariyerimin her adımını düşünerek takımlarla görüşüyor ve Mitrovica transferinde en büyük çaba ve destek tabiki Emin abiden.
Transfer sürecinde beklemediğimiz bir zorlukla karşılaşmadık açıkçası. Bizi en çok zora sokan kısım Amedspor'la olan kopukluktu. İşin sonunda iki tarafta anlaşmış olsa bile o raddeye gelmek biraz yıpratıcı oldu ama bunlara zaten hazırlıklıydık.
Kosova’daki futbol ortamı, takım oyunu ve taktik disiplin açısından gerçekten gelişmiş bir yapıya sahip. Burada oyun anlayışı daha kolektif, oyuncuların bireysel becerilerinden çok takım içindeki uyumu ve organizasyonu ön planda tutuluyor. Bu da hem fiziksel hem de mental olarak oyunun içinde kalmayı gerektiriyor. Takımlar, topa sahip olma ve oyunu yönlendirme konusunda bilinçli hareket ediyor. Oyun temposu sürekli yüksek ve her oyuncunun sahada belirli bir görevi var. Bu da hem fiziksel hem de mental olarak oyunun içinde kalmayı gerektiriyor.
Bu futbol anlayışı benim oyunuma da çok şey kattı. Daha önce birebir mücadele ve fiziksel dayanıklılık konularında kendimi geliştirirken, burada takım oyununu daha iyi okumayı ve topa sahipken daha doğru kararlar vermeyi öğreniyorum. Özellikle pas opsiyonları oluşturma, savunmadan hücuma geçişleri hızlandırma ve doğru alanları kapatma konularında kendimi daha iyi hissediyorum. Kosova’daki bu sistem içinde oynamak, hem taktiksel farkındalığımı hem de oyunu daha geniş bir perspektiften görme yeteneğimi güçlendirdi. Bu da benim sahadaki gelişimime büyük katkı sağlıyor.
Açıkçası her sporcunun bence yurt dışı düşündüğü zaman aklına ilk gelen zorluk bu oluyor ama ben bunu düşünerek gelmedim. Açıkçası takıma adapte sürecimin hızlı olacağını düşünüyordum. Gerçekten de tahmin ettiğim gibi oldu. Devre arası gelmeme rağmen teknik ekiple, kızlarla aramızda çok farklı bir bağ oluştu. Tabi ki dilden kültürden ötürü farklılıklar oluyor ama tamamen oradaki bağlarımla aynı diyemem ama bilmiyorum, sanırım biraz benim karakterimden ötürü biraz da kızların bana yardımcı olmasından ötürü bu süreci çok hızlı atlattık. Şu an kendimi tamamen onlardan birisi gibi hissetmemi sağlıyorlar.
Önceki röportajımızdan bu yana farklı takımlarda oynadım ve sayısız maça çıktım, bunun bana katmış olduğu tecrübeyi çok fazla hissediyorum. Sizinle en son konuşmamdan bu yana baktığımda gerçekten çalıştığınız her antrenörün oynadığın her oyuncunun çıktığınız her maçın farklı bir getirisi oluyor, herkesten her şeyden bir şeyler kapıyorsunuz. Genelde bulunduğum ortamlarda oynadığım maçlarda kendime ne katabildiğime bakıyorum. Çok kez kaybettim, çok kez kazandım ya da çok kötü hissettiğim dönemlerim oldu. Kaybetmeyi de kazanmayı da derinden hissettiğim bu zamanlarda kendime hep bir şey kattığımı bilerek o durumların içinde bulundum. Bunun etkisini de sahada ister istemez gösteriyorsunuz. Saha içerisinde daha güçlü, daha özgüvenli, kendinden daha çok emin ya da oyun olarak baktığımızda her antrenörden her oyuncudan ya da her rakipten bir şeyler katıyoruz kendimize.
Kasap, Kayseri’den gelen bir söylemedi. Açıkçası bilmiyorum halâ öyle konuşan var mı, ama en büyük özelliğim olarak düşündüğümde tabi ki sadece bu diyemem. Kendimi sürekli geliştiriyorum, iyi olan özelliklerimi daha ön plana çıkarmaya çalışırken eksiklerimi de olabildiğince kapatmak için çabalıyorum.
Bilmiyorum bunu dışarıdan bir gözle izlemek gerekir belki de. Futbol sert bir oyun ve benim de bu sertlik hoşuma gitmiyor desem yalan olur. Bunu kullanırken kendimi de geliştirmeye çalışıyorum.
Gerçekten her ne kadar eksikliklerimizi dile getirsek de kadın futbolunun günden güne ne kadar geliştiğini gözle görmemek imkansız. Büyük kulüplerimiz biraz daha fazla altyapıya önem vermeye başladı örnek olarak sunabileceğimiz çok fazla gelişme var ama hala yeterli olduğunu düşünmüyorum.
İlk olarak her sezon şampiyonluğa oynayan ve şampiyonlar liginde kendini göstermeye alışkın bir yere gelmek hatta her şeyden önce profesyonel bir lige gelmek kariyerin için ister istemez bir değil birden fazla basamak oluyor. Ve burada oynayıp daha sonra Almanya gibi daha üst liglerde boy gösteren oyuncular bu basamağın sıçrayışının en büyük örneği oluyor.
Burada biraz daha farklı bir lig havasını biraz daha futbolun bize göre farklılıklarını görüyorum. Uzun yıllar boyunca Türkiye’de oynadıktan sonra yurt dışına gitmek bir nevi futbolun sadece gördüğün kadarıyla değil daha fazlasının olduğunu yaşayarak gösteriyor insana. Ve ister istemez gelişmeyi istemeyen birisi bile otomatik olarak kendini geliştireceği bir ortamın içinde buluyor kendisini. Ama onun dışında oraya kıyasla çok tempolu ve çok farklı antrenmanlar görüyorum. İlk geldiğimde zorlanmadığımı söylersem yalan olur açıkçası, uzun vadede ve gerçekten disiplinle sıkı çalışmayla ve uzun bir süre bu antrenmanları yiyerek kazanabileceğiniz bir tempo, bir oyun söz konusu. Onun dışında dil eğitimi alıyorum, saha içersinde ve dışarısında ekstra çalışmalarımız oluyor. Fiziken ve mental olarak bu şekilde gelişmelerimi sağlıyorum.
Mitrovica’ya devre arası transfer oldum ve şu an ki hedefim şampiyon olmak. Lider ile aramızda 2 puan fark var ve tamamen ona odaklanmış durumdayız. Son maçımızı da lider ile oynayacağız. Son maçımıza kadar kayıpsız bir şekilde gidip son maçımızda da kazanarak şampiyon olmak istiyoruz. Onun dışında tamamen kendi gelişimime odaklandım. Antrenörüm bu konuda bana çok yardımcı oluyor. Gerçekten eksiklerimin ya da artılarımın farkında ve sürekli buna yönelik benimle iletişime geçiyor. Bundan sonraki süreçler için de tabi ki Avrupa’nın daha büyük liglerinde daha iyi takımlarında yer almak istiyorum. Kafamdaki tek şey her sezon bir üstünü almak oluyor.
Açıkçası, Türkiye’de fanatizmin genel futbola etkisi büyük olduğu gibi, kadın futbolunda da kendini hissettiriyor. Kadın futboluna gelen taraftarların önemli bir kısmı, erkek takımlarına olan bağlılıkları üzerinden kadın takımlarını da destekliyor. Yani saf bir "kadın futbolu sevgisinden" çok, bağlı oldukları kulübe duydukları fanatizmle tribünlere geliyorlar.
Öte yandan, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi gibi dünyaca bilinen derbiler bile, kadın futbolunda hak ettiği ilgiye tam anlamıyla ulaşamıyor. Oysa bu derbiler, sadece Türkiye için değil, dünya futbolu için de çok kıymetli ve tribünlerin çok daha dolu olması gerektiğini düşünüyorum.
Kosova’da ise durum farklı. Futbola, özellikle kadın futboluna olan yaklaşım daha samimi ve gerçek bir ilgiye dayanıyor. Burada futbol, fanatizmden çok spora duyulan saygıyla takip ediliyor. Kadın futbolunu düzenli ve bilinçli bir şekilde destekleyen belirli bir kitle var ve bu bence çok kıymetli. Türkiye’de de kadın futbolunun zamanla kendi kimliğini bulması, sadece fanatizm üzerinden değil, doğrudan spora ve kadın sporculara duyulan ilgiyle büyümesi gerektiğine inanıyorum.
Kadın futbolu, sadece desteklediğimiz takımın bir uzantısı değil, başlı başına bir değer ve heyecan. Bu bakış açısının güçlenmesiyle, Türkiye’de kadın futbolunun çok daha sağlam bir zemine oturacağına eminim.